Desem keşke, ama bu gidişle diyemem, öyle bir şey olsa hepinize bir ay yemek ısmarlayayım! Bizim zamanımızda çizgi roman diye üniversitede bölüm yoktu (gerçi illa okuluna mı gitmek lazım), sonradan Boğaziçi'nde açıldı, ama olsa yazar mıydım? Yazardım herhalde en sona. Seviyorsan niye en sona diyeceksiniz?
Çünkü babam izin vermezdi oğlu çizgi romancı olsun diye. Hatta baba mimarlık yazacam demiştim, gelen cevap: "Puanına yazık edersin, Aç kalırsın, Mimarlık bitti eskidendi" gibi umut ve şevk kırıcı cümleler. Bizde gittik herkes gibi ya tıp ya mühendislik diye baktık, şahsen tıpı da, doktorları da hiç sevmem zaten. Sevsem de lisede bir göz doktoruna özenmiştim. Çünkü adam ellemiyo bişi yapmıyo pis hastayı, ota boka karışmıyo açıkcası. Makineden bir bakıyor hoop tamam sol 1,5 sağ 1 solda falan. Neyse mühendis olduk işte, bu da güzel nabalım, okulum güzel, aç kalmam galiba o yeter bana. Ama ne zaman gazetenin pazar ekinde 'Ünlü Türk çizgi romancı ile röportaj' gibi bir şey görsem içim sızlar. Heygidi hey! sen fabrikalarda çürü derim.
0 comments:
Yorum Gönder